Ana Sayfa
Dolar : Euro : Bist :
Ana Sayfa >>Hayallerinizden vazgeçmeyin… 04.08.2013 00:00

Hayallerinizden vazgeçmeyin…

Hayaller, bizim gerçeğe dönüştürmemiz mümkün olan, zihin canlandırmalarımızdan başka bir şey değildir. Eğer bir hayaliniz gerçekleşmiyorsa; ya ona inanmadığınız içindir ya da sizi çok daha muhteşem bir gerçeklik beklediği içindir.

Ve Paulo Coelho’nun dediği gibi; “`Gideceğin yoldan eminsen, ENGELLER dinlenme noktan olmaktan öteye gidemez.”

O dinlenme noktalarında soluklanırken, size söylenen olumsuz ve yıldırıcı sözlere kulak asmazsanız kendinize çok büyük iyilik yapmış olursunuz. Bazı insanlar için sizin hayalleriniz gerçekten ütopik, uçarı ya da imkansız olabilir. Bu yüzden, böyle insanlara hayallerinizden bahsederken dikkat edin. Çünkü yapacakları şey her zaman, size gülmek, alay etmek, “hadi canım sende daha neler”, “bu yaştan sonra mı?”  vs. gibi tepkiler vermek olacaktır. Eğer sizde “ya gerçekten doğru diyorsa, ya beceremezsem” derseniz geçmiş olsun… Ama “hadi canım sende, ben bunu başaracağım” derseniz, evren size tüm kapılarını açacaktır.

Biraz kendime ait bir hayalimden bahsetmek istiyorum. Neler düşündüm, nasıl vazgeçtim, sonra nasıl tekrar o yola girdim. Kimler engel oldu, kimler destek oldu ve kimler Hızır gibi yetişip hayalimin büyük bölümüne imzasını attı onarı paylaşayım.

Daha ilkokula bile gitmiyordum, televizyonda küçücük çocukların olimpiyatlarda vs. yüzme yarışlarına nasıl girdiklerini, neler başardıklarını görüp aileme günlerce, aylarca yalvarmıştım. Ne olur beni yüzme kursuna yollayın ben milli bir yüzücü olmak istiyorum diye. O zamanki imkanlarla bu isteğim karşılanamamış ve benim içimde hala daha kanayan bir yara olarak yaşamaktadır. Nitekim ben şuan ne iyi bir yüzücüyüm ne de milli bir sporcu.

Kendimi bildim bileli denize karşı inanılmaz bir aşk ve o aşk kadarda korku hissediyorum. Bir film izlemiştim, adını hatırlamıyorum şimdi ama bir kız denize yürüyerek giriyor dalıyor ve denizin sonsuzluğuna kadar gidip orada ölüyordu. O kadar etkilenmiştim ki; “benimde ölümüm denizden olsun” demiştim. Denizden başka ölüm istemez, öyle bir şey olursa da yine denize atılmayı istemiştim. Hala da bu isteğim bakidir. Deniz öyle bir şey ki; onunla birlikteyken hissettiğin huzur ve özgürlük duygusu pek kelimelere dökülür gibi bir şey değil.

Denize bu kadar aşıkken ondan hep uzak kaldım nedense. Ona hep uzaktan bakıp iç çektim. Öyle bir şey ki; hani birine aşık olursunuz ve bu imkansız bir aşktır ama siz yine de o içinizdeki acıyla, sızılar içinde seversiniz. İşte ben hep böyle sevdim denizi. Uzaktan ama en içten… Bir gün ona kavuşacağıma bile ihtimal vermeden sadece ve sadece sevdim. Ve onun bu kadar ulaşılmaz olmasından hep korktum.

Bu uzaktan uzağa aşk yıllarca devam etti, onunla ufak buluşmalar dışında ve uzaktan uzağa bakışmalar dışında hep ulaşılmazımdı.

Bir gün, yelken sporu olduğunu örendim. Yelkenleri bilirdim, uzaktan izler, o süzülüşlerini hayran hayran seyrederdim. O salınarak suyun üzerinde kayıp gitmeleri, güneşle dans edişleri izlemeye değerdi. Ama ben bunun bir spor olduğunu ve yaş sınırı istemediğini, her yaşta yapılabileceğini 3 yıl önce öğrendim.

Deniz ve denizle buluşmak için hayatımın fırsatı karşımdaydı. Ummalı çalışmalar ve araştırmalar… Sonuç; çalıştığım şirketin Yelken Kulübünde eğitime başlamak… Eğitimim zorlu, zorlu olduğu kadar da çok güzeldi. Zordu çünkü denizle tanışmıyordum, denizin ortasında küçücük bir deniz taşıtı üzerinde kendimi güvensiz hissediyordum. Ama karşımda öyle bir eğitmen vardı ki; çaktırmadan, öyle güzel beni işledi ve o denize alıştırdı ki; Artık hem tekneyi, hem kendimi deniz üzerinde idare edebilir olmuştum. Tam her şey yoluna girdi, artık bir yelkenciyim, bir denizciyim diye sevinirken tüm bunlardan ayrı kalmak zorunda kaldım. Biranda denizle kurduğum tüm ilişkim tekrar kesilmişti bazı sebeplerden ötürü. Her gün “ne yapabilirim”, “nasıl denize çıkabilirim” , “kime gideyim”, “ kime güveneyim” diyerek, bir yıla yakın bir süre sadece youtube videolarından, sahil kenarından, facebook sayfalarından denizi ve yelkeni seyrettim. Marinaya gidip o direklerin birbirine vuruşlarını izleyip o seslerini dinledim. İçim ağladı kimi zaman ama ben denizi kokladım yine.

Yaklaşık bir yıl ayrı kaldığım denizden sonra, facebook’ta bambaşka bir konu için tesadüfen.! (tesadüf diye bir şey yoktur..! Hayatımıza giren herkes bir amaca önderlik eder.) başlayan bir sohbet sonrası, Hızır gibi yetişen kaptanım sayesinde, kendimi, ismi gibi keyifli bir tekne üzerinde, teknenin ismine uygun keyifli bir ekiple Bodrum’dan İstanbul’a yelken açarken buldum. Tam hayal ettiğim gibi değildi belki bazı şeyler ama orada olmak benim için hayallerimden sadece bir kısmına ulaşmış olmaktı. Daha ne olsun ki..?

Hayallerimin mavi üzerine benim, içinde deniz olmayan, yelken olmayan, marina olmayan, deniz kasabası olmayan, mehtap olmayan, dolunay olmayan, yıldızlar, gökyüzü ve bulutlar olmayan bir hayalim yok galiba benim… Şimdi düşündüm de bulamadım…

Herkese hayallerini gerçekleştirebileceği ve kendilerini ait olduğu yerde göreceği bir hayat diliyorum…

Evren, bizim hayallerimizi gerçekleştirmek için durmadan, bıkmadan, usanmadan çalışıyor. Yeter ki, bizde çalışalım ve hayallerimizden vazgeçmeyelim…

Denizi ve kendimi ve hepinizi seviyorum…

Sevgiyle kalın

Dilek Torun

04.08.2013

izmit escort | ankara escort | antalya escort

http://www.haberty.com/
*© Her hakkı saklıdır. İzinsiz gösterilemez, çoğaltılamaz.
haberyazilimi.com - © Copyright