Serbest bırakamadığınız her şey sizden uzaklaşır. Ya da ulaşamadıkça ümidiniz kırılır ve bir vazgeçiş süreci başlatırsınız.
Bugün
hep birlikte bir egzersiz yapalım ve karmalarımızı, saplantılarımız,
bağımlılıklarımızı birlikte bulup temizleyelim. Bu temizliği yapalım ki,
dengede kalabilelim, sevdiklerimizi ve sağlığımızı koruyabilelim.
Bizler
kendimizi ne kadar tanıyoruz? Yoksa sadece tanıdığımızı mı sanıyoruz? Hiç
kendinize “Ben Kimim” diye bir soru sordunuz mu? Eğer sormadıysanız şimdi
sorun. İçinizde garip garip cevaplar gelecektir, her düşünce bir öncekinin
önüne geçmeye çalışıp kendini haklı çıkartmaya çalışacaktır. Aman dikkat edin,
kalbinizden gelen seslerle egonuzun sesini bir birine karıştırmayın. Ben bu
soruyu kendime ilk sorduğumda “
aptalın tekisin”, “delisin”, işe yaramazın tekisin” gibi
benzetmeler yüksek sesle beynimde çınlarken, içerilerde bir yerlerde cılız mı
cılız ama bir o kadar da şefkatli bir ses “sen
sevgisin”, “sen her halinle tam ve bütünsün”, “sen saf ve temiz bir ışıksın”
diye fısıldaşıyordu. Ama egom o kadar ağır basıyordu ve ben geçmişimle o kadar
haşır neşirdim ki, içimdeki o muhteşem sesleri duymak ve onlara inanmak pekte
işime gelmiyordu. Şimdi bazen egoma yenik düşecek gibi olsam da iç sesime hep
daha fazla özen gösteriyorum. İç sesinizi duyabilmeniz için önce beyninizi
susturmanız gerekiyor. Çünkü ikisi aynı anda konuştuğu sürece sizin duyacağınız
hep beyninizden gelenler olacaktır. Beyni susturmanın en kolay yolu da AN’da
kalabilmek. Bunu başarmak benim en zor sınavlarımdan birisi oldu, hala bunu tam
başarabilmiş değilim ancak gününüzü kurtarması açısından kendi uyguladığım
yöntemi sizlerle paylaşabilirim. Ben oldum olası düşüncelerimle yaşayan biri
olarak bu konuda gerçekten çok çalışıyorum. Bazen düşüncelere öyle bir
dalarsınız ki, kendinize geldiğinizde “ben neredeyim” dersiniz. Düşünceler bir
birini kovalayıp ya yıllar öncesine gitmiştir, ya da yıllar sonrasının planını
yapmaktadır. Oysaki ne geçmişte takılıp vakit harcamanın bir anlamı vardır, ne
de daha ne olacağını bilmediğimiz bir zamana anlamlar yüklemenin faydası
vardır. Hayat sadece AN’da yaşanmaktadır.
Gelelim
nasıl AN’da kalacağımıza. Bunu bir anda yapamayabilirsiniz ancak çalışarak ve
deneyerek mutlaka çok iyi bir yol alacaksınız. Öncelikle beyninizin sürekli
konuşarak sizi çok yorduğunu kabul etmeniz gerekiyor. Bu kabul sürecini
atlattıktan sonra düşüncelerinizi takip edin. Neredesiniz? Yani düşünceleriniz
nerede dolaşıyor, geçmişte mi? Yoksa gelecekte mi? Hangi noktadaysanız önce “düşüncelerimi kabuldeyim sevgiyle
gönderiyorum” diyin. Sonra düşünceleriniz geçmişteyse, “yaşandı ve bitti, ben şuan burada bu
andayım ve mutluyum” diyin, eğer gelecekte ise, mesela
gelecekle ilgili bir endişe olabilir, istediğiniz bir şeyi elde etmek olabilir,
hayalini kurduğunuz hayat olabilir, ödenecek faturalar, yapılacak işler
olabilir. Her neyse şuan mevcutta olmayan bir gelecekteyse düşünceleriniz, “
Ben, işlerim, geleceğim
ve niyetlerim her an ilahi koruma altında, Şimdi olduğum yerde mutlu ve
huzurluyum. Enerjimi oluşmamış bir AN’a harcamak yerine yaşadığım AN’ı
güzelleştirmek için kullanıyorum” diyin. Bunları dedikten
sonra o an ne yapıyorsanız ona odaklanın. Trafikte misiniz, yemek mi
yapıyorsunuz, çalışıyor musunuz, spor mu yapıyorsunuz, kitap mı okuyorsunuz.
Sadece yaptığınız işe odaklanın ve her ne yapıyorsanız enerjinizi o işi en iyi
şekilde yapmak için kullanın.
An’da
kalabilmek için biraz öncede yazdığım gibi düşünceleri temizlemek gerekiyor.
Şimdi gelelim bu içimizi nasıl temizleyeceğimize. Ben (en az) 21 gün yapılması
gereken yaz-yak egzersizinden bahsedeceğim. Konuları tek tek çalışmanızda fayda
var. Ben bunu bir tek konu için çalışmıştım, gerçekten inanılmaz etkili
sonuçlar çıkıyor. Bunu yaparken kendinize karşı hiç olmadığınız kadar dürüst
olmanız gerekiyor. Canınız çok yanacaktır, içiniz sızlayacaktır, bütün
yaralarınız bir bir tekrar açılacaktır fakat her gün biraz daha iyileştiğinizi
hissetmeye başladığınızda yıllardır içinizde saklayarak kendinize ne kadar
eziyet ettiğinizi görüp gerçekten huzuru yaşayacaksınız. Bu egzersizin
bilinçaltından temizlenmesi için 21 güne ihtiyacı var ancak bazı konu ve
durumlarda bu süre daha da uzayabiliyor. O yüzden siz tamamen içinizde o
konunun temizlendiğini hissedene kadar yapın ama dediğim gibi 21 günden az olmamalı.
Ben bu çalışmayı iki şekilde yaptım. İkisi de etkili, siz hangisini isterseniz
onu yapabilirsiniz.
1.Yöntem;
Belirlediğiniz
konuyla ilgili olarak içinizden geldiği gibi, kendinize olabildiğince dürüst,
yazdıkça içinizden o acıların temizlendiğini hissederek, o olayın sizde
yarattığı duyguları, size yaşattığı hisleri, olmasaydı ne olurdu, yaşadığınızda
ne oldu, size neler yaşattı vs. bir nevi bilinçaltınıza yolculuk yapın ve
yazın. (örn. Birinin size söylediği bir sözü düşünelim. Neden dedi, o an ne hissettiniz,
sizde hangi korkuyu ya da duyguyu tetikledi, siz ne yaptınız da o sözü hak
ettiniz, ya da hak ettiniz mi vs.)
2. Yöntem;
Bülent Gardiyanoğlu’nun Evrenin İlahi Dili Uyanış isimli kitabına sahipseniz
güzel, eğer hala o kitap başucunuzda yoksa mutlaka edinin lütfen. Kitabın son
sayfalarında bazı egzersizler var. Ben o egzersizlerin konu başlıklarını bir A4
kâğıda tek tek yazdım. Hem konu başlıkları hem de alt başlıkları bir güzel
listeledim. Ve her akşam o listeye şöyle bir baktım. O an hangi soru içimi
sızlatıyorsa, hangi soru beni rahatsız ediyorsa ve hangi soruda hangi yaşadığım
olay aklıma geliyorsa o soruların ve konuların cevaplarını başka A4 kâğıda bir
bir yazarak döktüm içimdekileri.
Bu iki yöntemi de deneyen biri olarak ikisini de aynı ölçüde yapmanızı
öneririm. Sadece dediğim gibi kendinize dürüst olmaktan korkmayın, göreceksiniz
ki, bugüne kadar kendinizden bile sakladığınız ne kadar çok acınız, ne kadar
derin yaralarınız var. Her gün bunu düzenli olarak yapın, ama bir gün önce ne yazmıştım
diye düşünmeden, her gün o an aklınıza ne geliyorsa onu yazın. Çizgisiz beyaz
kâğıda ve kendi el yazınızla yazmanız çok daha etkilidir. Mümkün mertebe gece
saat 12’den önce yazdıklarınızı “yaşandı ve bitti” diyerek yakın ve üzerine
burundan üç nefes alıp ağızdan "Oh Beee" diyerek verin. Her
yaktığınız kâğıt sonrası göğsünüzdeki o hafiflemenin tadına doyamayacaksınız.
Bayanlar, sizin için sadece en az 21 gün olmak üzere erkek enerji konusunda
çalışmanızı öneririm. Erkek enerji konusu nedir diyenler için; eğer istenmeyen
bir çocuksanız, küçükken size erkek gibi davranıldıysa, aileniz erkek çocuk
beklerken siz kız olarak dünyaya geldiyseniz, çocukluğunuzda, okul hayatınızda
erkeklerle daha iç içe yani onlar gibi olduysanız. Bu egzersizi mutlaka ve mutlaka
yapmanızı öneriyorum. Bugüne kadar erkek enerji taşıdığınızın farkında
olmayabilirsiniz ya da bunu daha önce hiç duymamış olabilirsiniz ama şu andan
itibaren lütfen bu konuya dikkat edin. Çocuk sahibi olamayan bayanlar,
üzerinizde erkek enerji taşıyor olabilirsiniz o yüzden dikkat lütfen. Bu
konuyla ilgili olumlamalar yapmanızda da fayda var. "Allah`ım iyiki beni kadın yarattın,
Kadın olduğum için mutluyum" diyebilirsiniz.
Bu
21 günlük yaz-yak egzersizlerini yaparken arada korkularınızı, size ağır gelen duygularınızı
yakalayacaksınız. Onları ayrı bir yere not alın. Örneğin değersizlik korkunuzu
fark edebilirsiniz, kıskançlık duygunuzu fark edebilirsiniz. Bunlar için ayrıca
21 günlük bir çalışma yapılması gerekiyor. Bunları yazmanıza gerek yok. Bazı
olumlamalarla bunları da temizleyebilirsiniz. Korku ya da negatif duyguları
temizleyebilmemizin en önemli unsuru kabullenmektir. O durumu ve kendinizi
olduğunuz gibi kabullenmek. Mesela diyelim ki kaybetme korkunuzu fark
ettiğiniz. “ben
kaybetme korkumu ve kendimi olduğum gibi kabul ediyorum. Kaybetme korkumu
sevgiyle gönderiyor ve yerine koşulsuz sevginin gelmesine izin veriyorum”
bu olumlamaları da 21 gün aklınıza geldikte tekrarlayabilirsiniz.
Evet,
işte her gün uygulanabilecek, çok kolay ve sonuçları oldukça keyifli
egzersizler. Farklı egzersizlerde var onları da bir başka yazıda sizlerle
paylaşacağım.
Sevgi
ve ışıkla
Dilek Torun
17.04.2013