Ana Sayfa
Dolar : Euro : Bist :
Ana Sayfa >>Kendi Yolumuz 25.12.2012 14:10

Kendi Yolumuz

Senin hayatın senin elinde, ya yaşarsın doyasıya ya da oynatılırsın kukla gibi başkalarının hayatında...   

Kendime baktığımda (tabi aynanın karşısına geçip de bakabilirsem) gördüğüm şey hep aynıydı, kapkaranlık, ne yapacağını bilemeyen, nereye konacağını bilemeyen sinekler gibi vızır vızır etrafına saldıran, mutlu olacak tek bir sebebi bile olmayan ve en çokta insanlar tarafından sürekli bir sinek gibi ezildiğini hisseden kocaman bir HİÇ…

Baktığımda “HİÇ” görmektense bakmamak daha iyiydi aynalara… Kendime bakamıyordum, kendimi tanımıyordum, ben kimim, neyim bilmiyordum. Bazen kendimden nefret ediyor, bazense iğreniyordum. Sanki bu hayata acı çekmeye gelmiştim, hayat acıydı, hayattaki her şey acıydı. Mutluluk asla benim için yoktu çünkü hak etmiyordum…  

Neden? Çünkü ben istenmeyen bir çocuktum, sadece birilerini mutlu etmek için ya da öylesine dünyaya getirilmiş bir kız çocuğu. Bunu bilmek bana ne hissettirdi onu bile anlayamadım.! O kadar değersiz ve boş hissediyordum ki kendimi, istenmeyen bir çocuk ne yapar, ne düşünür onu bile bilmiyordum –dışımdan- içimde meğerse nerelere gidiyormuş bunu bilmenin ağırlığı. 

Şimdi baktığımda anlıyorum her şeyi. Bunu bilmek değerimi kaybettirmiş, bana sayamayacağım kadar korkular kazandırmış, kendimi yalnız hissedip hep kendimi acındırıp birilerinin beni sevmesi için kendimi, her şeyimi feda etmeme sebep olmuş. Yüzüme bakanlar asık suratlı ya da güçlü birini görüyor gibiydiler.! Ama ben içten içe hep “ lütfen beni anlayın, size güçlü görünüyor olabilirim ama çimde fırtınalar kopuyor lütfen beni sevin, lütfen beni sarın” mesajları yolluyordum. Ama neye yarar ki? Benim çelikten örülmüş duvarlarım karşısında gönderilen sevgiler. 
Kimseye dokunamaz, kimseyi kendime dokundurtamazdım, cıvıklık gibi gelirdi, samimi gelmezdi, inanmazdım içten olduklarına. Şimdi anlıyorum ki, ben içten ve samimi değilmişim, sadece bekliyormuşum... Şimdi bu satırları yazarken o kadar garip geliyor ki, sanki hiç yaşamamış gibiyim bunları, o aciz ve ezik Dilek hiç olmamışım sanki… 

Peki, nasıl oluyor bu kadar kısa zamanda bu kadar derin değişimler? İstemekle oluyor arkadaşlar, her şey istemekle ve bir seçim yapmakla başlıyor. Bu güne kadar çektiklerinin altında hayatının sonuna kadar ezilmeyi mi istiyorsun yoksa üzerindeki ölü toprağını bir çırpıda silkeleyip gerçek hayatını mı yaşamak istiyorsun.? Şuan uyuyan hiç kimse kendi hayatını yaşamıyor, başkalarının hayatını yaşıyor, kim ne derse onu yapıyor, kim nereye giderse oraya gidiyor. Kendi fikirleri ya yok ya da o kadar ezik hissediyorlar ki kendilerini etraflarındaki insanlar ne dese o fikrin peşin gidiyorlar, fikirsizler, amaçsızlar yani HİÇ BİRŞEY ler. Ya da korkularının hayatını yaşıyor uykuda olanlar, kaybetmekten korktukları için hiçbir adım atamazlar, yalnız kalma korkuları öylesine sarmıştır ki içlerini, ellerindeki her şeyi sıkı sıkı tutarlar ellerinden kaçmasın diye, oysa farkında değillerdir avuçlarının içinde sıktıkları kum tanelerinin parmaklarını arasından süzülüp gittiğinin, ya da bilmezler sevgi bulabilmek için avuçlarının içinde kar tanesi gibi saklamaya çalıştıkları sevdiklerinin eriyip hayatlarından akıp gittiğinin. Aslında böyledir işte acılar ve kayıplar, ne kadar korkarsan o kadar seninle ve peşinde… İşte uyanmak için en verimli, en güzel yer burası… Bu noktada elini masaya vurup “ YETER ARTIK” diyenin hayatını kazanacağı, kendini bulacağı en güzel “AN”… 

Önce geçeceksin aynanın karşısına kendine bir selam vereceksin İÇTENLİKLE sonra, sarılacaksın aynada gördüğün ve başka hiçbir yerde, hiç kimsede bulamayacağın muhteşem yüreğe ve diyeceksin ki; seni seviyorum… yanımda ol…, benimle ol…, uyanmama ve senin derinliklerini tanımama yardım et ve bunu yapmama izin ver… Bunu yaptıktan sonra yeni sınavların başlıyor, affetme ve kabule geçme ve gelen mesajları anlama. 
Kendi iyiliğin için şu AN’ına kadar gelmiş geçmiş her şeyi ve herkesi affetmek ve bu affı kabul etmekle başlayacaksın işe. Bunu da tamamladıktan sonra hayatında mucizeler yıldızlar gibi parlamaya başlıyor, inanamıyorsun, anlayamıyorsun, bazen şımarıyor bazen ne yapacağını bilemiyorsun. Bazı mucizeler acı olabiliyor, zor olabiliyor işte onlarda senin mesajların ve sınavın. Ya dersini iyi çalışıp kabullenip mutlu olmayı seçersin, ya da YİNE Mİ aynı şey bıktım artık deyip filmi en başa sararsın… Tabi yerse… Bende artık yemiyor mesela... Neyi seçersen onu yaşarsın ve neyi seçersen onu çoğaltırsın… 

Duygular öyle güçlü ki, hepsi senin emrine amade, sen iste artarak gelirler sana… Ama en çok olumsuz olanlar.! Seçim senin, Mutlu olmayı seçersen hayatında mutluluğu çoğaltırsın, nefreti seçersen hayatında nefreti çoğaltırsın, mutsuz olmayı seçersen hayatında mutsuzluğu çoğaltırsın.  

Artık sahne senin (benim) seçimi yap ve yolunda yürü…  

Sevginin açamayacağı hiçbir kapı, affedemeyeceği hiçbir konu yok… 
Kendini sevdiğinde çoğalıyorsun, coşuyorsun ve aydınlanıyorsun…  

Sevgi ve ışık sizinle olsun  
Dilek Torun

izmit escort | ankara escort | antalya escort

http://www.haberty.com/
*© Her hakkı saklıdır. İzinsiz gösterilemez, çoğaltılamaz.
haberyazilimi.com - © Copyright